8 Kasım 2010 Pazartesi

James Labrie

Grup ismi: James Labrie
Tür: Power Metal, progresif metal,

Grup üyeleri: 
James Labrie, vokalMatt Guillory, klavye, geri vokal
Marco Sfogli, gitarlar
Peter Wildoer, davul, çığlık vokal
Ray Riendeau, bas gitar

Diskografi: 
Static Impulse 2010
Elements of Persuasion 2005



Dream Theater grubunun 1990 yılından beri Öncü vokalliğini yapan James'in ikinci solo albümüdür. Dream Theater zamanlarında büyük hayranlıkla dinlediğimiz vokalin aslında D.T olmadan ne yapabileceğini merak etmiştim. Ancak bu albüm ile D.T nin James'i kısıtladığını bile gördüm. Heavy, power ve progresif arasında gezinen şarkılarla mükemmel bir iş çıkarmışlardır. Bununla birlikte D.T soundunda alışageldiğimizin ötesinde bir albümdür Static Impulse.  Peter Wildoerin şahane davuluyla kendinizden geçebilirsiniz. Ayrıca James'in sesinin ne derece kaliteli olduğunu ve nasıl bir virtüöz olduğunu da anlatmaya gerek duymuyorum. Birkaç haftadır sürekli ve sürekli dinlediğim bir albüm. Söylenecek çok fazla şey olmasına karşın kelimelerimin yeterli gelmeyeceğini düşünüyorum. Dinleyin beğeneceğinize inanıyorum.


One more time
Mislead
I need you

4 Kasım 2010 Perşembe

Machinae Supremacy

Grup ismi: Machinae Supremacy
Tür: Power Metal, progresif metal, Sıd metal

Grup üyeleri: 
Robert "Gaz" Stjärnström, Vokal, elektro gitar

Jonas "Gibli" Rörling, Gitar
Andreas "Gordon" Gerdin, klavye
Johan "Dezo" Hedlund, bas gitar
Niklas "Nicky" Karvonen, davul
Diskografi: 
Deus Ex Machinae, 2004
Jets'n'Guns Soundtrack,2004
Redeemer, 2006
Overworld, 2008
A View From The End of The World, 2010

İsveçten çıkan Machinae Supremacy klasik power metal ritimlerinin üzerine bir çok farklı müzik türünden ekleyen bir gruptur. En önemli farklılıkları müziği yaparken Commodore 64 teki SID chipsetini kullanmalarıdır. Bu şekilde müziklerine büyük bir farklılık getirmişlerdir, hatta kendilerini SID metal yaptıklarını söylemektedirler. Ayrıca bir diğer özellikleri de şarkılarını internet üzerinden dağıtmalarıdır ve bu şekilde oldukça geniş bir kitleye yayılmışlardır.   Albümleri yayınlanmadan önce bile geniş bir kitle tarafından bilinmektedirler bu sayede. Yaptıkları müzikte metal müziğin üzerine biraz film müziği biraz da oyun müzikleri eklenmiştir. İnanılmaz derecede kaliteli, hızlı ve eğlenceli bir müzik ortaya çıkmıştır. Bende kaliteli olmasının yanında bir diğer özellikleri tamamen özgün olmalarıdır. Şarkılarında genellikle aydınlanma, özgüven ve oyunlar anlatılmaktadır. Söz dizimi bu konular etrafında, hızlı müzikler ile birlikte sunulmaktadır. Dinlerken bana Elvenking'i hatırlatmışlardır daha doğrusu ritmleri garip bir benzerlik taşımaktadır. Dinlerken fazlasıyla eğlendiğim bir grup oldular ve bir süre daha dinlemeye devam edeceğimi düşünüyorum. İyi dinlemeler sizlere, beğeneceğinizi düşünüyorum..


Klipler
Great Gianna Sisters
Though the looking glass
Player one
Hero

3 Kasım 2010 Çarşamba

Poets of Fall

Grup ismi: Poets of fall
Tür: Rock

Grup üyeleri: 
Marko Saarestro VokalMarkus Kaarlonen Geri vokal

Diskografi: 
Signs of Life 2005
Carnival of Rust 2006 
Revolution Roulette 2008
Twilight Theater 2010


2003 yılında Finlandiya da kurulan grup ilk çıkışlarını Max Payne 2'nin soundtracki olan Late Goodbye ile yapmışlardır. İlk dinlediğim andan itibaren beni tamamen farklı noktalara götürmüşlerdir. Marko düzenli bir hayatı ve işi varken müziğe olan aşkı yüzünden her şeyini bırakıp babasının bodrumuna yerleşmesi ile başladı. Evini, arabasını kısaca her şeyini sattıktan sonra Markus'un evinde kayıt yapmaya başladılar. Sonrası zaten geldi ve dünyaya ne derece yetenekli olduklarını gösterdiler. Normalde grupları iki kişi iken konserlerde  basçı Jani Snellman, ikinci gitarist Jaska Mäkinen ve baterist Jari Salminen ile çalışmışlardır. Yaptıkları müziğin insanı paramparça eden bir tarafı vardır. Daha melodik bir müzik yapıları vardır. Ne fazla hızlı ne de fazla yavaş bir yapıda değillerdir. Bu şarkıları başka şekillerde anlatamazlardı diye düşünüyorum. Max payne 2 zamanlarından beri dinlediğim ve sevdiğim bir gruptur ve hiçbir zaman bende bir keşke oluşturmamışlardır. Öyle şarkıları vardır ki dinlemekten asla bıkılmaz. Ne anlatacağım konusunda pek bir kararsızım aslında. En iyisi dinlemeniz ve kendiniz keşfetmeniz bence. Herkesin farklı tatlar bulabileceğini düşünürüm Poets of Fall da. 


Carnival of Rust
Late Goodbye
Where do we draw the line
Illusion and Dream
War

5 Eylül 2010 Pazar

Elvenking

Grup ismi: Elvenking
Tür: Power/Folk metal

Grup üyeleri: 
Damnagoras Vokal
Aydan Geri vokal, gitar
Rafahel Gitar
Gorlan  Bas gitar
Elyghen keman, klavye 
Zender bateri
Lethien keman

Diskografi: 
Heathenreel (2001)
Wyrd (2004)
The Winter Wake (2006)
The Scythe (2007)
Two Tragedy Poets (...and a Caravan of Weird Figures) (2008)
Red Silent Tides (2008)    

Ayden ve Jarpen isimli arkadaşların 1997 yılında metal ve folk müziğe karşı olan tutkularını birleştirmek için kurdukları gruba kısa zamanda yeni üyelerde gelmiştir. Aslında onlar için oldukça zorlu bir başlangıç süreci olmuş. Özellikle üye bulmakta zorlanmalarının sıkıntısını çok çekmişler. Bu sebeple ilk tanıtım albümlerini 2000 yılında çıkarmışlardır. İtalyadan çıkan grup italyan folkunu power öğeleri ile süslenmiştir. İlk 3 albümlerinde çok yoğun folk havası vardır ve insanı neşelendiren mutlu eden müzikleri vardır. Sonra 2007 The Scythe albümlerinde heavyye yönelip ölüm temalı bir albüm çıkarmışlardır. Bu albümde sözler ve müzik kalitesi açısından çok iyi olsa da Elvenkingin temellerinden uzak olduğu söylenebilir. Sonrasında çıkardığı albümlerde tekrardan eski çizgilerine dönmüştürler. 2010 yılı albümleri de bunun bir göstergesidir. Bunun ötesinde grubu dinlemek içinizi ısıtan yüzünüzde gülümsemelere sebep olabilmektedir. Vokaller oldukça kaliteli, temiz ses tonuna sahiptir. Ayrıca şarkılarda arka plandaki keman bambaşka bir hale getirmektedir müziği. Şarkılarında fantazya, folklorik öğeler, ölüm ve nefretten bahsederler genellikle. Kesinlikle çok eğlenceli bir gruptur ve dinlenmesi gerektiğini düşündürür. Pişman olmazsınız

The divided heart
Poem for firmanent
Moonchariot
The scythe





3 Eylül 2010 Cuma

In Treatment

Dizi ismi: In Treatment
Tür: Drama
Oyuncular: Gabriel Byrne, Dianne Wiest, Michelle Forbes, Mia Wasikowska, Alison Pill

Yapım yılı: 2008
Bölüm sayısı: 1.sezon 43 bölüm, 2.sezon 35 bölüm, 3 sezon henüz başlamadı

Konusu: Dizi ünlü ve başarılı bir psikologun(Gabriel Byrne) hastalarıyla olan terapisini anlatıyor. Haftada 5 gün yayınlanıyor ve her gün bir seans anlatılıyor. 4 gün boyunca hastaları ile olan seansları anlatılırken 5.gün kendisi terapiye gidiyor. Bir taraftan mesleğinin getirdiklerini yapmaya ve insanlara yardımcı olurken diğer taraftan kendi hayatıyla olan mücadelesi anlatılıyor. Her hafta aynı 4 hastanın terapilerinin gösterilmesi diziye süreklilik kazandırıyor. Bununla birlikte kendisinin gittiği terapi seanslarında olanlar ise psikoloğun kendi iç dünyasındaki bütün iniş ve çıkışları gösteriyor. Bir taraftan izleyicilere insan psikolojisi hakkında çok önemli bilgiler verirken diğer taraftan da hayat açısından önemli örnekler oluşturuyor. İlk sezonda, depresyonda bir kadın, intihara meyilli genç bir kız, narsist bir F-16 pilotu ve büyük sorunlar yaşayan bir çift anlatılırken ikinci sezonda sürekli ilişkide olmak zorunda hisseden bir kadın, kansere yakalanan üniversiteli bir kız ki erkek kardeşi otistik, kariyerinin zirvesinde bir iş adamı ve boşanan bir çift ile birlikte çocuğun nerede kalacağı konuları işleniyor. Terapideki her insan sizi hayatının içine çekiyor ve kolay kolay bırakmıyor.

Neden izlenmeli: Öncelikli olarak mükemmel oyunculuklar için izlenmeli. Gabriel Byrne'nın yüzündeki her mimik için bile izlenmeli ayrıca her oyuncu çok üst düzeyde oynuyor. Dizi genelde tek odada geçse de kesinlikle sıkmıyor. Hatta bir macera dizisi gibi büyük bir keyifle izliyorsunuz. Karakterler ve hikaye o kadar detaylı ki gerçek zannediyorsunuz. Her karakterin oturuşundan tutun, mimiklerine ve konuşma biçimlerine kadar farklı ve bu onları gerçeğe yaklaştırıyor. Bu arada hem karakterlerin hem de psikoloğun hayatı iç içe giriyor ve bir sarmal halini alıyor. Bunun ötesinde psikoloji bilimine de derin eleştiriler getiriyor dizi ilerledikçe ve belki yeni bakış açıları. Sadece bu nedenler için bile izlenebilir ama izleyince anlayacağınız gibi çok daha fazlası var. Aynılaşan dizilerden sonra çok daha derin ve anlamlı bir dizi istiyorsanız tam size göre. Eğer yukarıda anlattıklarım ilginizi çekiyorsa bu diziden çok büyük keyif alacaksınız.




31 Ağustos 2010 Salı

Revolution Renaissance




Grup ismi: Revolution Renaissance
Tür: Power Metal

Üyeler:  
Timo Tolkki - Gitar
Gus Monsanto - Vokal
Bruno Agra - Davul
Bob Katsionis - Klavye

Discography:  
New Era (2008) 
Trinity (2010)
 
2008 yılında Stratovarius'dan ayrılan müthiş insan, harika gitar vitüozü Timo Tolkki tarafından kurulmuştur. Aslında kuruluş hikayesi ilginçtir biraz. Timo Stratovariusun çok fazla ticaret odaklı olduğunu düşünmüş ve gurubu dağıtmaya karar vermiştir. Bu arada Timo'nun ayrıca şarkı yazarı ve bestekar olduğunu da eklemek gerekir. Stratovarius'un yeni albümünün bütün hakları onda olduğu için gruptan ayrılmış ve albümün ismi olan Revolution Renaissance olan yeni bir grup kurmuştur. Elbette Stratovarius o dağıl diyince dağılacak bir gruptur ve yollarına devam etme kararı almışlardır. Bu şekilde grup aslında orjinali Stratovariusa ait olan bir albüm ile birlikte piyasaya çıkmış oldu. İlk albümde Michael Kiske ve Tobbias Sammet gibi efsanelerin de katılımıyla oldukça güzel bir albüm ortaya çıkıyor. Timo'nun gitarı ve sözleri üzerine zaten çıkabilecek her şarkıya ben harika olarak bakarım ve bu konuda beni hayal kırıklığına uğratmadı grup. Gerçekten oldukça başarılılar. Sadece 3 albüm çıkarmış olmalarına rağmen defalarca ve defalarca dinlenebilecek bir grup. Müzik çalarınızda sürekli bulunması gerek bir çok şarkıları var ki bu oldukça güzel. Şarkıları genellikle duygular, aşk, din ve felsefe temalı olmak ile birlikte stratovarius kadar fantastikleşmeden o güzel romantizmi anlatabilmektedir. Logolarındaki küçük lale sembolü Stratovarius'un logalarından gelmektedir. Timo laleyi de beraberinde götürünce Stratovarius da kendi logolarından çıkarmak zorunda kalmıştır. Müzik dünyası olarak bir kazanç veya kayıp mı tam olarak emin olamıyorum ama müzikal açıdan düşüşe gelen Stratovarius'un yanına yeni ve kaliteli bir grup mutlu ediyor beni. Tabi Timo nun gidişinden sonra stratovarius benim hiç beğenmediğim yeni albüm çıkarmış olsa da yine de bu değişiklik güzel olacakmış gibi duruyor. Revolution Renaissance dinleyin Timo Tolkki'nin hatırına.

 

9 Temmuz 2010 Cuma

Lie to Me.

Dizi İsmiLie to Me
Tür: Drama, Suç, Gizem
Oyuncular: Tim Roth, Kelli Williams, Brendan Hines, Monica Raymund, Mekhi Phifer
Yapım Yılı: 2009 Bölüm Sayısı: 1. sezon 13 bölüm, 2. sezon 14. bölümden devam ediyor.

Konusu: Dr. Cal Lightman, Lightman Group'un sahibidir. Lightman Group yalanlar konusunda uzman olmuş kişilerden oluşmakta ve FBI ile ortak çalışmaktadır.Kişilerin yüzlerinde oluşan makro ifadelerden ne tür duygular barındırdığını, yalan söyleyip söyleyemediğini anlamaktadırlar. Dr. Cal Ligthman dizinin başrol oyuncusudur. Dr. Gillian Foster ise vakti zamanında Ligthman'ın psikiyatrı olup, insan psikolojisi konusunda uzmandır ve Lightmanla ortaktır. Dizinin başlarında evli olsa da daha sonra boşanıyor ve tahmin edilebileceği üzere Lightman'a yakınlaşıyor. "The Truth is written all over our faces.”'i ilke edinmiş Lightman'ın yanında çalışan Will Locker da son derece sempatik ve işini dürüsütlükle yapması yüzünden çoğu zaman azar işitebiliyor. Bir de, doğal yetenek sahibi Ria Torres var kendisi de biraz daha içgüdüsel hareket edip hareketlerden işleri çözebiliyor. Dizinin her bölümü, farklı bir hikaye üzerine kurulu. Son bölümlerde sık sık, Lightman'ın eski karısını ( avukat ) Lightman'la birlikte görüyoruz. İzlerken gerçek hayattan (Bush, Obama vs.) görüntülerle makro ifadeleri birleştirmeleri ile dizinin konusunu daha çekici kılıyorlar.

Neden izlenmeli: İzlenmeli çünkü burdan öğrenilen birkaç ifade ile pekala anlaşılabilir bir insanın hangi tutum içerisinde olduğu. Konusu, her bölümdeki ayrı macera ve Lightman'ın tavır ve hareketleri diziyi çekici kılıyor. Özellikle 2.sezonda oldukça iyi bir çizgide ilerleyen Lie to Me, Tim Roth'un oyunculuğuyla çıtayı yükseltmeyi başarıyor.

İyi seyirler herkese.